- Yeni bir şafak mı yoksa insanlığın alacakaranlığı mı
- Yapay Zeka Silahlanma Yarışı
- İnsanlığımızın özünün tehlikede
- Kaosun Ortasında Bir Umut
Beni Pinterest'te takip edin!
Yeni bir şafak mı yoksa insanlığın alacakaranlığı mı
Imaginasyon yap ki, bir grup gazetecinin bulunduğu bir odadasın, hepsi teknolojinin en son yeniliklerine odaklanmış. “Sapiens”in yazarı Yuval Noah Harari, sahnenin ortasında.
Yeni kitabı “Nexus”u tanıtıyor ve aniden, ortam gerilimle dolup taşıyor. Neden? Çünkü artık sadece bir araç değil, bağımsız bir “ajan” olan bir yapay zeka hakkında konuşuyor.
Doğru! Yapay zeka, kendi kararlarını alabilen isyankar bir ergen gibi bir şeye dönüşebilir ve bu da bizi şu soruyu sormaya yönlendiriyor: Eğer bu yapay zeka, gizliliğimizin artık geçerliliğini yitirmiş bir kavram olduğunu düşünürse ne olur?
Durum daha da ilginç hale geliyor çünkü Harari, yapay zekayı bir atom bombasıyla karşılaştırıyor; bu bombanın bir insan tarafından patlatılmak yerine, kendiliğinden nereye düşeceğine karar vermesi gibi.
Hayal edebiliyor musun? Sanki yapay zeka, sadece işlerine karışmakla kalmayıp, “gizlilik” adını verdiğimiz Pandora’nın kutusunun açılma zamanına karar verebilecek yeni bir müdahaleci komşu haline gelebilir.
Yapay Zeka Silahlanma Yarışı
Harari hiçbir şeyi saklamıyor ve sert bir eleştiri yapıyor: teknoloji endüstrisi bir silahlanma yarışında sıkışıp kalmış. Onun sözleriyle, “sanki birisi yolda freni olmayan bir otomobil bırakmış gibi.” Ne metafor!
Bu dijital dünyada gerçekten frensiz mi sürmek istiyoruz? Harari, AI'yı geliştirme aceleciğinin kontrolsüz bir güç patlamasına yol açabileceği konusunda uyarıyor. Düşünmek için bir konu!
Ve işte burada başka bir kritik nokta geliyor: AI'nın olumlu bir potansiyeli var, evet, ama aynı zamanda bir canavara dönüşebilir. Harari, 24 saat erişilebilir sanal doktorların olabileceği sağlık hizmetlerinde devrim yaratma olasılığından bahsediyor.
Ancak, yazar AI'nın tehlikeli tarafına odaklanmayı tercih ediyor, çünkü dürüst olalım, teknoloji devleri bizi iyimserlikle dolduruyor, ekranların arkasında bekleyen tehlikeleri göz ardı ediyorlar.
İnsanlığımızın özünün tehlikede
Profesör bizi karanlık bir yere götürüyor. Özümüzü sorgulamamızı sağlıyor. Yapay zeka karbonla yapılmamıştır, bizim gibi. Silikondan oluşur, bu da demektir ki asla uyumayan casuslar ve unutmaz bankacılar yaratabilir.
Peki bizi insana ne yapar? Eğer makineler sanat, müzik ve edebiyat üretmeye başlarsa, hikayelerimizle ne olacak? Kendi yaratımlarımızın sadece seyircisi mi olacağız?
Harari bunun psikolojimiz ve sosyal yapılarımızı nasıl etkileyeceğini sorguluyor. Kesinlikle bir varoluşsal ikilem!
Ve eğer bunun sadece bir felsefi kapris olduğunu düşünüyorsan, bir daha düşün. Yapay zeka, her hareketimizin izlenip analiz edildiği toplam gözetim rejimleri oluşturabilir.
Geçmişteki totaliter rejimler bile kıskanırdı! Yapay zeka dinlenmeye ya da tatile ihtiyaç duymaz. Hayatımızda sürekli bir gölge haline gelir. Hayatımızın her yönü izlenirken ne olacak? Mahremiyet, bir göz açıp kapama süresinde yok olur.
Kaosun Ortasında Bir Umut
Tüm bunlara rağmen, Harari bize her şeyin kaybolmadığını hatırlatıyor. İnsanların daha merhametli bir görüşü var, burada hepimiz güçle takıntılı değiliz. Hala umut var. Bize gerçeği ve güveni teşvik eden kurumların önemini düşünmeye davet ediyor. Bilginin bol olduğu bir dünyada, gerçeği sahte olandan ayırt etmek hayati öneme sahiptir.
Sonuç olarak, “Nexus” sadece bir eylem çağrısı değil, aynı zamanda bir düşünme davetidir. Yapay zeka burada kalmak için var ve onu nasıl kullanacağımıza karar vermek bize bağlı.
Geleceğimizin mimarları mı olacağız yoksa yapay zekanın kontrolünü ele almasına mı izin vereceğiz? Teknoloji ve insanlığın uyum içinde var olduğu bir dünya inşa etme mücadelesine hazır mıyız? Cevap, bizim elimizde.
Ücretsiz haftalık burça abone olun
Akrep Balık Başak Boğa İkizler Kanser Koç Kova Leo Oğlak Terazi Yay