1996'da satranç dünyasının alt üst olduğu o anı hatırlıyor musun? Evet, IBM'in büyük Garry Kasparov'a meydan okuyan süper bilgisayarı Deep Blue'dan bahsediyorum. Tamamı seriyi kazanamasa da, bir oyunu kazanmayı başardı.
Bir yıl sonra, 1997'de, Deep Blue son darbeyi vurdu ve Kasparov'u bir tam karşılaşmada yendi. Bir makinenin saniyede 200 milyon pozisyon hesaplayabileceğini kim düşünürdü ki? Herkesi hayrete düşüren ve biraz da endişelendiren bir başarı.
Deep Blue sadece oyunun kurallarını değiştirmekle kalmadı, aynı zamanda yapay zekaya dair algımızı da yeniden tanımladı. Artık sadece monoton görevleri tekrarlayan makineler değil, insanları kendi zeka oyunlarında geride bırakabilen sistemler söz konusuydu.
Watson ve imkansız soruları yanıtlama sanatı
En 2011, yapay zeka, IBM'den Watson'ın televizyon yarışması Jeopardy!'nin titanları Brad Rutter ve Ken Jennings ile karşı karşıya geldiği zaman başka bir etkileyici sıçrama yaptı. Watson'ın doğal dildeki soruları anlama ve hızla ve kesinlikle yanıt verme yeteneği, kesinlikle izlemeye değer bir gösteriydi. Bazı hatalar yapsa da (Toronto'yu Chicago ile karıştırmak gibi, oops!), Watson kesin bir zafer kazandı.
Bu olay sadece teknolojik bir güç gösterimi değil, aynı zamanda doğal dil işleme alanında bir ilerleme oldu. Ve tabii ki, izleyicileri "Sonraki ne?" diye düşündürdü (elbette Jeopardy tonunda).
Yapay Zeka her geçen gün daha akıllı hale geliyor ve insanlar daha aptal
AlphaGo ve Go'nun bin yıllık meydan okuması
Go! 2,500 yıldan fazla bir geçmişe sahip ve karmaşıklık seviyesi, satrancı çocuk oyunu gibi gösteriyor. 2016 yılında, DeepMind tarafından geliştirilen AlphaGo, şampiyon Lee Sedol'u yenerek dünyayı şaşırttı. Derin sinir ağları ve pekiştirmeli öğrenme kullanarak, AlphaGo sadece hamleleri hesaplamakla kalmadı, aynı zamanda süreçte öğrenip gelişti.
Bu karşılaşma, bunun sadece bir güç meselesi olmadığını, aynı zamanda strateji ve uyum yeteneği gerektirdiğini gösterdi. Bir makinenin bize yaratıcılık hakkında ders verebileceğini kim söyleyebilirdi?
Oyunun ötesinde: Yapay zekanın gerçek dünyadaki etkisi
Bu AI zaferleri oyunlarla sınırlı değil. Watson, örneğin, televizyon setinden hastanelere, finans ofislerine ve hatta hava durumu istasyonlarına atladı. Devasa veri hacimlerini analiz etme yeteneği, karar alma şeklimizi devrim niteliğinde değiştirdi. Peki ya AlphaGo? Mirası, lojistik, malzeme tasarımı ve bilimsel araştırmalarda ilerlemeleri ilham vermeye devam ediyor.
Bu zaferler, yapay zekanın getirdiği sorumluluklar hakkında sorular ortaya koyuyor. Teknolojik ilerlemeleri etik kaygılarla nasıl dengeleyebiliriz? Karmaşık bir ikilem olsa da, kendisi kadar büyüleyici bir durum.
Öyleyse buradayız, makinelerin sadece oyun oynamakla kalmayıp, aynı zamanda bizimle iş birliği yaptığı ve rekabet ettiği bir dünyada. Bir sonraki hamleye hazır mısın?